Şlomo Dov Goitein, 4 Nisan 1900 yılında (Almanya'nın) Bavyera eyaletinin Burgkunstadt kasabasında doğdu. Edward ve Frida'nın üç oğlunun en küçüğüdür. Ailesi ilim sahasında tanınmış bir aileydi. Rabbi ve alim olan babası, Şlomo Dov on dört yaşında iken vefat etti. Goitein eğitiminde ve düşünce dünyasının şekillenmesinde babasının önemli bir yeri olduğunu belirtir. Çocukluk yıllarını hayatının kederli bir dönemi olarak görse de, her şeye rağmen o yıllarını ?mutluluk? ve ?kültür? dolu bir dönem olarak tarif eder: ?Evimizde rahatsız edici, kaba ifadeler kullanıldığına hiç şahit olmadım. Hatırladığım kadarıyla değil ceza, ceza ile tehdit bile yoktu.? Babasından hayatı boyunca vazgeçemeyeceği bir ilim aşkı devraldı. Goitein hep bir köy okulunda öğretmenlik veya idarecilik yapmayı hayal ettiğini, kendisini asla bir araştırmacı ve öğretim üyesi olarak görmediğini sık sık dile getirirdi. Ailesinin dindar bir yaşam tarzı vardı. Çocukluk yıllarını ?inanç?, ?samimiyet? ve ?istikrar? dönemi olarak hatırlar. Hayatının sonraki dönemlerinde Ortaçağ tarihinde uzman bir akademisyen olarak bu yıllarındaki durumunu, ortaçağın saf inançlı insanına (homo religiosus) benzetir. Burgkunstadt'ta öğrenim gördüğü Yahudi okul da onun üzerinde önemli tesirler bırakmıştır. Goitein öğretmenlik ve öğretim üyeliği yaptığı yıllarda, bu okulda takip edilen öğretim metodunun çok faydasını gördüğünü belirtir. Ayrıca çocukluk yıllarında büyüdüğü köydeki dindar Katolik çevre de Goitein'in şahsiyetinde bazı izler bırakmıştır. Almış olduğu Yahudi terbiyesine rağmen Burgkunstadt Katolik Kilisesi korosunda ilahiler söyleyen Goitein, kilisedeki bu tecrübesinin, Rabbiyle-insan arasındaki diyalogu daha iyi anlamasına sebep olduğunu zaman zaman dile getirmiştir.
1914-1923 yılları arasında Frankfurt ve Berlin üniversitelerinde okudu. O dönemler monarşik ve imparatorluk idarelerinin düşüşte, gençlik ve milliyetçilik hareketlerinin revaçta olduğu dönemlerdi. Bu akımlar onun ?Yahudi Ulusal Bilinci?ni güçlendirmişti. Goitein, gençlik hareketlerinde ve Martin Buber, Franz Rosenzweig gibi meşhur Yahudi din adamlarının etrafında bir araya gelen akademik çevrelerde ve Filistin'e göçü organize eden Siyonist oluşumlarda etkin görevler aldı. Entelektüel dünyasını zenginleştiren ve ilmî araştırmalara bakışını şekillendiren temel klasikleri hayatının bu aşamasında okumuştur. Okuduğu eserler arasında en önemlisi, Jacob Burckhardt'ın belli zaman ve mekanda, farklı hayatlar arasında gerçekleşen karşılıklı ilişkileri konu edinen Terbût ha-Rönesans be-İtalya [İtalya'da Rönesans Kültürü] adlı kitabıdır. Ayrıca Osfald Spengler'in, batının dikkatini Katolikliğin ve İslam'ın gittikçe artan gücüne çeken kitabı ile Emil Ludweeg'in Akdeniz üzerine yazdığı kitaplar, onun bu dönemde okuduğu kitaplardan diğer bazılarıdır. Josef Horovitz'den Arapça ve Farsça dersler aldı. ha-Tefila be-Kur'ân [Kur'ân'da İbadet] adlı doktora çalışmasını onun danışmanlığında tamamladı. Öğrenimini tamamladıktan sonra Filistin'e (Erets Yisrael) göç etmeye (‘aliya) karar verdi. Göçten önce hazırlık için yoğun bir şekilde Talmud tahsiline girişen Goitein, bu arada Arapça ve İslâmiyet'e dair de pek çok kitap okudu. 1923'te Filistin'e göç etti.
Filistin'e yerleştikten sonra Hayfa'da Realia School adında, ortaöğretime yönelik bir okulda dersler vermeye başladı. Bu yıllarda drama tarzında bazı edebî denemeleri olmuş, hatta, adını 1171 yılında Fransa'da bir pogromda (Blois) yakılan kadından alan Poltzinla adlı bir drama da yazmıştı. Ancak bu denemesi onun ilk ve son denemesi olsa da, doğuştan dram sanatına olan bu edebî kabiliyeti, A Mediterranean Society kitabının beşinci cildinde, mükemmel bir şekilde kaleme aldığı portrelerde kendini gösterecektir.
1 Nisan 1928 tarihinde Kudüs İbranî Üniversitesi'nde ders vermek üzere davet edildi. Üniversitedeki ?Asya ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü?nün (ha-Mahon le-Limûdey Asya ve Afrika) kurucusudur. Oysa aynı Goitein başlangıçta Yahudilerin tarımsal faaliyetlerine ve el sanatlarının gelişimine engel olacağı düşüncesiyle İbranî Üniversitesi'nin kuruluşuna karşı çıkmıştı.
Üniversiteye intisabından sonra yaptığı ilk akademik çalışma, Yemen Yahudilerinin Arapça lehçesi üzerinedir. Goitein Yemen Yahudilerini ?Arap Yahudileri?nin ilk, ana ve esas modeli (prototip) olarak görür. Yemenliler'i –kendi ifadesiyle- ?Arapların en Arabı, Yahudilerin en Yahudisi? olarak değerlendirir. (Çiftçilik, kuyumculuk vb.) fiziksel güç gerektiren işlerde çalıştıkları için Yemenlilere hayrandır. Arapçaları da, yabancı lehçelerin karışıp bozulmadan önceki Sami lisanının ?arı/saf? bir örneğidir. Goitein'in lisana dair bu çalışması, Yemen'den gelip Kudüs yakınlarındaki Silvan (Şiluah) mahallesinde Yaşayan Yahudilerle, 1949'da İsrail'e göçlerinden önce Aden'de bir mültecî kampında beraber kaldığı Yahudiler arasında yaptığı araştırmalara dayanmaktadır. Yemen Yahudilerinin tarihi ve lehçeleri üzerine yaptığı Jews of Yemen From the Land of Sheba [Yemen Yahudileri Seba Diyarı'dan] (1949) adlı bu araştırmasını maalesef tamamlayamamıştır. Goitein Yemen Yahudileri ile ilgili ayrıca Hayyim Habşuş'un XIX. asırda Yemen'e gerçekleştirdiği gezisinin notları olan Ru'ye'l-Yemen [Yemen Gözlemleri] adlı kitabı da neşre hazırlamıştır (Hayyim ben Yahya Habşuş, Masa'ot Habşûş, Hizayon Teyman: Ru'ye'l-Yemen, [Habşûş'un Seyahatnamesi, Yemen'e Bakış ] Önsözle beraber neşir ve tercüme S.D. Goitein, Mahon ben Tsivi: Yeruşalayim 1988; ilk baskı 1983). Yemen Yahudilerine dair ayrıca yazarın değişik süreli yayınlarda neşredilen bazı makaleleri de derlenerek bir kitapta yeniden neşredilmiştir (Teymanim, Historya, Sidrey Hevra, Hayey ha-Ruah, Mivhar Mahkarîm [Yemenliler: Tarihleri, Cemaat Organizasyonları ve Manevî Hayatları üzerine Seçme Makaleler] ed. Menahem Ben-Sassoon, Mahon ben Tsivi: Yeruşalayim 1983).
Goitein'in Yemen Yahudilerinin dil, tarih ve kültürüne olan bu ilgisi aslında ideolojik bir amaç taşıyordu. O, ?alana dahil olma? doktrinini, yani İsrail varlığının Ortadoğu Müslüman-Arap havzasına dahil olduğunu düşünüyordu. Öğretmenlik yaptığı sırada hazırladığı Arapça ders kitabının önsözünde şunları yazar: ?Arapça öğrenmek, çalışmak veya bu dil üzerine araştırmalar yapmak Siyonizm'in bir parçası olduğu gibi, İbrânîce'ye ve Sami Doğu'ya dönüşün de bir parçasıdır. Arapça, İbrânîce'nin orijinal yapısını korumak ve İbrânîce'yi zenginleştirmek için çok önemli bir kaynaktır.? Yine dil üzerine hazırladığı bir diğer çalışması Horaôt ha-'Ivrit ba-Arets Yisrael [İsrail'de İbrânîce Öğrenimi] (1945) adlı eserinde İbrânîce'nin Arapça telaffuza yakın bir telaffuzla konuşulması gerektiğini savunur. Ayrıca o, Sami telaffuzu (İbrânîce'yi Arapça aksanla konuşma) yaygınlaştırmak için ?ha-Mo'atsot le-Terbût ha-Dibûr? (Hitabet Kurumu) adlı bir kurum da kurmuştu. Horaat ha-Tanah: Ba'ayotehâ ve Dıraheyâ [Kitab-ı Mukaddes'in Kaideleri: Meseleler ve Çözüm Yolları] (Tel Aviv 1958) adlı, dil üzerine yaptığı bir başka çalışmada, Tevrat'ta zikri geçen İbrânî çiftçileri, Arap çiftçilere (Fellahîn) benzetir; Arap çiftçilerin ve yaşam tarzlarının Tevrat'ta zikri geçen ilk ataların ve yaşam tarzlarının en iyi örnekleri olduğunu belirtir.
Goitein, Yahudilerle Araplar arasındaki tarihî ve kültürel ilişkilere dair bu vb. görüşleri, Jews and Arabs, their Contact through the Ages [Yahudiler ve Araplar, Çağlar Boyu İlişkileri] (1958) adlı (elinizdeki Türkçe'ye de tercüme edilen) kitabında enine boyuna ele alıp tartışmıştır. Kitap aslında Goitein'in A.B.D.'de, 1953 yılında Dropsie College'de misafir öğretim üyesi olarak verdiği derslerin (lecture) notlarından oluşmaktadır. (Goitein kitabı Pennsylvania'da halka açık bir parktaki bir bankta, dinlenme zamanlarında bir aylık bir sürede yazdığını belirtir). Kitaptaki tespitleri, onun genel ideolojisinin bir parçası idi. Diğer ortak yönler yanında, ?Sami Doğu? paydasında buluşabilecek, Arap dili ve Medeniyeti ile de birbirine yaklaşıp kaynaşabilecek iki halkı (Yahudiler ve Araplar), sevgi ve hoşgörüye davet ediyordu. Bu görüşleriyle Goitein, aralarında Kudüs İbranî Üniversitesi'nden de pek çok öğretim üyesinin bulunduğu, ancak özellikle Almanya ve Merkez Avrupa kökenli akademisyenlerden oluşan kültürel bir gruba dahildir. Bu grubun Araplar'a bakışı mutedildi. Bunların bir kısmı, İsrail Devleti'nin bir Yahudi devleti değil, iki milletli bir devlet olması gerektiğini hararetle savunmuşlardır. Hatta bu gaye ile ?Birit Şalom? (Barış Yanlıları) (1925-1933), ?Kidma? (Terakkî) ve ?İhûd? (Birlik) gibi örgütler kurmuşlardır. Bu oluşumlara Kabala konusundaki araştırmalarıyla tanınan Prof. Gerşom Şalom, Prof. Hugo Bergman ve Prof. Ernest Simon gibi önemli akademisyenler de iştirak etmişlerdir. Goitein'in bu akademisyenlerden farklı bir yönü daha vardı: O, Arap diline vâkıf, Arap-İslâm tarih ve kültüründe uzman bir oryantalistti. Goitein, politik yönü daha geri planda kalan, ama lisan ve kültürel benzerliğe vurgu yapan bir çağrıyı dillendiriyordu; ancak ulusal bir Yahudi devleti olması gerektiğini de savunuyordu. Diğer yandan ?Sami? paydasında birleşmenin, Avrupa kültürünün ve Hümanizmin bir kenara bırakılacağı manasına gelmemesini, bu evrensel değerlerin de korunması gerektiğini belirtiyordu.
Kudüs İbranî Üniversitesi'ndeki ilk yıllarında IX. asır İslam alimlerinden el-Belâzurî'nin Ensâbü'Eşrâf adlı eserinin tahkikli neşrini yapmıştır. Bu çalışma onun İslâm araştırmalarına önemli katkılarından biridir. Goitein ayrıca İslâm hukukuyla da ilgilenmiş E. Ben Şemeş ile ha-Mişpat ha-Müslimî be-Medînat Yisrael [İsrail Devleti'nde İslâm Hukuku] (Yeruşalayim 1957) isimli bir çalışma hazırlamıştır.
İslâm hukukuyla ilgili araştırmaları sırasında Kahire Genizası ile tanıştı. 1950'lerin başında Geniza dokümanlarını incelemek üzere Cambridge'e geldi. Arşivdeki araştırmaları sırasında XI. Yüzyılın sonlarında Mısır, Aden ve Hindistan'la ticarî ilişkileri olan Tunuslu bir tüccarın aleyhine sunulan hukukî iddiaların toplandığı mahkeme evraklarına ulaştı. Goitein bu ticaret yoluyla ilgili, oldukça erken döneme ait bu vesikalar üzerine yoğunlaşmaya karar verdi. 1957 yılında ders vermek üzere Pennsylvania Üniversitesi'ne davet edilmiş, Hindistan ticareti üzerine daha fazla yoğunlaşabileceğinden bu teklifi düşünmeksizin kabul etmiştir. Neticede Geniza araştırmalarına yoğunlaşması onu bambaşka bir konuya sevk etmiştir: Akdeniz'i enine ve boyuna kat eden ticaret yolları ve ?Akdeniz Toplumu?. Goitein'in konuyla ilgili bir başka rüyası da, Sefer Hodû [Hindistan Kitabı] isimli, Hindistan ticaretine dair müstakil bir çalışma hazırlamaktı. Ancak maalesef bu rüyasını gerçekleştirememiştir.
Goitein'in A.B.D.'ye dönüşü, ideolojisinin kırılma noktasını teşkil eder. İki halkın (Yahudiler ve Araplar) 1948 ve 1956'daki savaşlarına ve Arap milliyetçiliğinin bu senelerde yükselişine rağmen, o yine de iki halk arasında barışın tesis edilebileceği umudunu taşıyordu. Geniza dokümanlarına binâen bu yıllarda hazırlamaya başladığı 5 ciltlik abidevî eserinde (Mediterranean Society, Berkeley 1967-1988) uluslararası kamuoyunu oldukça meşgul eden bu meselenin çözümünde, Akdeniz toplumunun bir ölçüde model olabileceğini savunur. Ortaçağ Yahudi toplumunun açık ve hareketli bir Akdeniz toplumu olduğunu belirten Goitein, bu toplumun, Yunan ve Roma'nın klasik kültürünün varisi olması yanında, İslâm kültürüyle içli-dışlı, ayrıca Sami mirasını da klasik ve Yahudi kültürüyle harmanlamış bir toplum olduğunu belirtiyordu. 1961 yılında yazdığı bir makalede üçüncü dünya ülkelerinin sahip olduğu değerleri ?Eurafrasia? olarak isimlendirir. ?Eurafrasia? modeli, Doğu'nun Amerika'sı olacak, İsrail ve Arap ülkeleri de dahil 3 kıtayı politik, ekonomik ve kültürel bir ?birlik?te toplayacaktır. Goitein'in bu modeli aynı zamanda o dönemde Arap liderlerinin girişimiyle Atlas Okyanusu ile Basra Körfezi arasındaki Arap devletlerini bir ?Birlik?te (Arap Ligi) toplayacak oluşumlara da bir alternatif teşkil ediyordu. O, Ortadoğu'yu temelde Avrupa'ya bağlı ve onun bir tamamlayıcısı olarak görüyordu. [Bkz. S.D.Goitein, ?Middle East's Future in Eurafrasia: Third World power Might Extend from France to Persia?, The Jerusalem Post, No. 8737 (February 15, 1957), s. 5]. Goitein bir başka makalesinde aynı görüşünü ısrarla vurgular: Yahudi İsrail'i, Arap Filistin'i ve Lübnan'ı da içine alan, yüzü Batı'ya dönük, federal ve tarafsız bir devletin kurulması. (Bkz. S.D.Goitein, ?Yisrael beyn ha-'Aravîm le-Ma'arav –Eurafrasia, ha-Dereh le-Şalom be-Mizrah ha-Tihon?, [Araplar Arasında, Batı'ya Dönük İsrail –Eurafrasia: Ortadoğu'da Barışa Doğru], Molad (1956-1957), s. 383-390).
?Akdeniz Toplumu? üzerine yaptığı araştırma sürecinde Goitein, Mısır'da (Fustat) Ben-Ezra Sinagogunda keşfedilen geniza dokümanlarını, geliştirdiği özel bir metotla, bir nakış gibi işler. Amaç: ortaçağ İslam dünyasının aynası olan çoğu Yahudice-Arapça (İbranî harfleriyle yazılan Arapça-Judaeo-Arabic) yazılmış farklı konulardaki değişik el yazmalarını bir araya toplamak. Bu dokümanlar araştırmasının temel taşlarıdır. Geniza araştırmalarındaki metodu şudur: Titiz bir uğraşla dokümanların filolojik çözümlerini yapmak ve tarihî resmi ortaya çıkarmak için en ince ayrıntıya kadar bu parçaları sabırla bir araya getirmek. Goitein bu orijinal metodunu öğrencilerine miras bırakmış ve böylece Geniza araştırmalarında bir ?Ekol? olmuştur. Geniza dokümanlarını, Akdeniz Toplumu'nun tarihî inşâsı için benzersiz bir kaynak olarak gören Goitein, bu dokümanları, yaşandıktan sonra tarihî kayıtlara veya kroniklere geçen hayat olarak değil, yaşanan hayatın ve gidişâtının bizzat kendisi olarak görür. Geniza dokümanlarından hareketle araştırdığı Mısır ve çevresindeki Yahudi cemaatlerini, özelde Yahudi toplumunun genelde ise ticarî, sosyo-kültürel ve mantalite açısından Akdeniz toplumunun bir aynası olarak değerlendirir. Bu sebeple kitabının ismini (The Mediterranean Society olarak değil) A Mediterranean Society (yani Akdeniz çevresinde yaşayan, birbirine benzeyen topluluklardan biri) olarak koymuştur.
1985 yılında Akdeniz toplumu üzerine yaptığı kapsamlı araştırmasının beşinci ve de sonuncu cildini tamamladı. Aynı yılın 6 Şubatında 85 yaşında öldü.
(Kudüs'teki Ben-Zvi Enstitüsü'nden Dr. Miriam Frenkel'in ?Yahudiler ve Araplar?ın Türkçe Çevirisine Yazdığı Sunuş)