İzzeddin b. Selam
"Sultanu'l-ulema" lakaplı Şâfiî alimi. Hicri 577/8, miladi 1181/2 yılında Dımaşk'ta doğdu. Şam'da Aziziye Medresesi'nde ve Emeviye Camii'nde dersler verdi. Fıkıh, fıkıh usulü, tefsir, kelâm ve tasavvufta derinleşti. Hicri 660, miladi 1262 yılında Kâhire'de vefat etti.
Fıkıh, fıkıh usulü, tefsir, kelam ve tasavvufta derinleşen İbn Abdüsselam, İslâmi emir ve hükümlerin gayelerine dair maslahat teorisinin ilk temsilcilerinden sayılır. İlmi gelenekle tasavvufu birleştiren müellifin en meşhur eseri, Kavâidü'l-Ahkâm'dır
Kaynaklarda künyesi, Muhammed İzzeddin Abdülaziz b. Abdisselam b. Ebi'l Kasım es-Sülemi ed-Dımeşki eş-Şafii olarak yer alan müellif Sultanu'l-ulema lakabıyla tanınmıştır. Dımaşk'ta doğan müellifin doğum tarihi bazı tarihçilere göre 577 (1181), bazı tarihçilere göre 578 (1182)'dir.
Ebu Tahir b. İbrahim Huşuî (v. 598), Bahaeddin ibn Asakir (v. 600), Cemaleddin İbnü'l-Harestanî (v. 614), Fahreddin İbn Asakir (v. 620), Seyfeddin el-Amidî (v. 631), Şehabeddin es-Sühreverdî (v. 632) gibi bir çok alimden ders alan İbn Abdüsselam birçok talebe yetiştirmiştir. Şehabeddin Ebu Şame el-Makdisî (v. 665), Şehabeddin b. İdris el-Karafî (v. 684), Abdurrahman b. İbrahim el-Firkâh (v. 690), (oğlu) Şerefeddin Abdüllatif (v. 695), Takıyyuddin İbn Dakiku'l-Îd (v. 702), Abdülmümin b. Halef ed-Dimyatî (v. 705), Ebu'l-Hasan Alaeddin Ali b. Muhammed el-Bacî (v. 714) bunlardan bazılarıdır.
Hoca ve talebeleri dışında İbn Abdüsselam'la aynı dönemde yaşamış diğer bazı alimleri de şu şekilde sıralayabiliriz: İbnü'l-Esir (v. 606), Rükneddin el-Amidî (v. 615), Burhaneddin el-Buharî (v. 616), İbn Kudame (v. 620), Ebu Yakub Siraceddin es-Sekkakî (v. 626), İbnü'l-Arabî (v. 638), İbnü's-Salah (v. 643), İbnü'l-Hacib (v. 646), Şemseddin el-Kurtubî (v. 671), Muhyiddin en-Nevevî (v. 676), Ebu'l-Fadl el- Mevsılî (v. 683), Burhaneddin en-Nesefî (v. 687).
Dımaşk'ta bulunduğu dönemde Aziziye Medresesinde ve Emeviye Camiinde ders veren İbn Abdüsselam, Eyyubilerin Dımaşk kolu hükümdarı Salih İmadüddin'in bazı yanlışlarını eleştirip onun adına hutbe okumadığı için bir müddet hapsedilir. Mısır'dan gelen Eyyubi ordusunun Salih İmadüddin'i yenmesi üzerine Kahire'ye gider. Eyyubi hükümdar Salih Necmeddin tarafından Mısır kadılığına ve Salihiye Medresesi müderrisliğine tayin edilir. Daha sonra Mısır'da iktidarı devralan Memlükler döneminde de ilmî faaliyete devam eden İbn Abdüsselam 660 (1262) yılında Kahire'de vefat eder.
Başlıca eserleri şunlardır:
Kavâidü'l-ahkâm fî mesâlihi'l-enam (el-Kavâidü'l-kübrâ) (İslamî Hükümlerin Esas ve Hikmetleri, çev. Süleyman Kaya ve Soner Duman, İstanbul: İz Yayıncılık, 2006)
el-Fevâid fî ihtisâri'l-kavâid (el-Kavâidü's-suğra)
el-İşârat ile'l-icâz fî bazı envâi'l-mecâz
Ahkâmu'l-cihâd ve fezâiluhû
el-Envâu fî ilmi't-tevhîd
Bidâyetü's-sûl fi tafdîli'r-resul
Terğîbu ehli'l-İslâm fî sükne'ş-Şâm
et-Terğîb an salâti'r-Regâibi'l-mevzûa
Şeceretü'l-maârif ve'l-ahvâl ve sâlihu'l-akvâl ve'l-a'mâl
el-Farku beyne'l-İslâm ve'l-imân
el-Fevâid fî müşkili'l-Kur'ân
Menâsikü'l-hac
el-İmâm fi beyâni edilleti'l-ahkâm
el-Fetâva'l-Mısriyye
el-Fetâva'l-Mevsıliyye
Tefsîru'l-Kur'âni'l-azîm
el-Gâye fî ihtisâri'n-nihâye
Kavaidü'l-Ahkam
Eserleri arasında Kavaidü'l-Ahkam'ın özel bir yeri olduğu görülmektedir. Taceddin es-Sübkî, bu eserin İbn Abdüsselam'ın dinî ilimlerdeki yüksek derecesini gösterdiğini belirtmiştir. Eserin yazılış amacını, ?insanların elde etmeye gayret göstermeleri için maslahatları ve sakınmaları için mefsedetleri beyan etmek?, şeklinde açıklayan müellifin; dinin hem maslahatların elde edilmesi hem de mefsedetlerin defi açısından tümüyle maslahat olduğunu beyan edip dinî hükümleri maslahat kavramı çerçevesinde ele aldığı görülmektedir.
Allah, varlık, insan ve bilgiye dair düşüncelerini ortaya koyan müellifin fıkıh, kelam, tasavvuf ve ahlak konularını tam bir ahenk içerisinde ele aldığı görülmektedir. Fıkhî meselelerde Şafiî, kelamî meselelerde Eş'ârî kimliği ön plana çıkan müellifin sufî yönü de dikkat çekmektedir. Şafiî mezhebine mensup olmakla birlikte yer yer İmam Şafiî'nin görüşlerini de eleştiren müellifin mezhep taassubuna karşı çıktığı görülmektedir. Ona göre tâbi olunan müctehidin her ictihadını dinin o konudaki hükmü gibi görmek yanlış bir tutumdur.
Eserde dikkat çeken bir diğer husus birçok küllî kaideye yer verilmiş olmasıdır. Günümüzde bazı araştırmacılar tarafından, dinin genel kaidelerinin ve maksatlarının bugüne kadar tespit edilmediği, bugün bunun öncelikle yapılması gereken işlerden olduğu ileri sürülse de İbn Abdüsselam'ın özellikle Kavaidü'l-Ahkam'da bir yandan dinin maksatlarını ve küllî kaidelerini ortaya koymaya ve bir yandan da bunları pratiğe aktarmaya çalıştığı görülmektedir. Ona göre nass ve icmaın bulunmayıp kıyasın da mümkün olmadığı durumlarda dinin maksatlarından hareketle meseleler çözüme kavuşturulur.
Sonuç olarak eserin; İslam medeniyetinin ilmî mirası içerisinde, gerek maslahat nazariyesinin oluşturulmasında gerekse dinin maksatlarının ve küllî kaidelerinin tespit edilmesinde çok önemli bir halka olduğu söylenebilir. Eser bu özelliğiyle Karafî'nin Furuk'u ile Şatıbî'nin Muvafakat'ının habercisi olarak nitelendirilmiştir.